Ana içeriğe atla

IUCN ( Dünya Koruma Birliği ) ve Ekosistem Yönetimi Komisyonu

IUCN ( Dünya Koruma Birliği ) ve Ekosistem Yönetimi Komisyonu

1948 yılında dünyanın ilk uluslararası doğa koruma organizasyonu olarak kurulan IUCN kendi misyonunu ya da hedefini şöyle tanımlamaktadır: " Doğanın çeşitliliğini ve bütünlüğünü korumak,  doğal kaynakların eşit ve ekolojik sürdürülebilir kullanımı sağlamak için, dünya düzeyindeki tüm toplumları etkilemek, cesaretlendirmek ve desteklemektir."(Nagel,2003)

Günümüzde birliğe 140'dan fazla ülkeden, 980'in üzerinde ülkesel organizasyon veya gönüllü kuruluşlardan üye bulunmaktadır. IUCN'nin en önemli aktiviteleri ;
  • Doğa koruma için bilimsel temelleri hazırlamak,
  • Uluslar arası lobi faaliyetleri, örneğin uluslararası sözleşmelerin taslaklarını hazırlamak veya stratejiler geliştirmek,
  • Hükümetler ve gönüllü kuruluşlar için danışmanlık yapmak.
IUCN, bu aktivitelerini Birleşmiş Milletlerin FAO, UNESCO gibi diğer organizasyonları ile birlikte yaparken kendisi de , 6 değişik komisyon oluşturmuştur.

IUCN bu yapısı ve programı ile hem geniş alanlara ulaşmak istemekte, hem de doğa koruma ve sürdürebilir gelişmeyi desteklemektedir.
Komisyonlarda dünyanın değişik ülkelerinden uzmanlar (çoğunluğu fahri olarak) çalışmakta ve IUCN'nin politikalarını oluşturmaktadır. Komisyonların görevleri Nagel(2003)'e göre aşağıda kısaca verilmiştir.

Ekosistem Yönetimi Komisyonu (CEM) = Bu komisyon ekosistem hakkından bilgilerin tüm dünyada yaygınlaştırılması, ekosistemlerin korunması, küresel iklim değişikliğinin ekosistemler üzerine etkileri gibi konuları çalışmaktadır. Komisyon daha çok çöl, yarı çöl, arktik bölgeler ile dağ bölgelerine yönelmektedir.

IUCN'e göre korunan alan kategorileri şöyledir ;

  1. Mutlak Doğa rezervi
  2. Milli Park
  3. Doğa Anıtı
  4. Habitat / Tür
  5. Deniz/Kara Peyzaj Koruma Alanı
  6. Yönetilen Kaynak Alanı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çim Alanlar, İşlevleri, Kalite ölçütleri,Türleri , yetişme ortamı istekleri nelerdir ?

ÇİM ALANLAR İşlevleri :  Trafikte güvenliği sürüş sağlar.                               Erozyon önleyicidir. Suyu temizleyici özelliği vardır. Ruh sağlığına yardımcı olur. Gürültüyü azaltır. Isı adası etkisini azaltır. Sporcuların sakatlanmasını önler. Yağmur suyu yönetimine yardımcı olur. Mekanlara değer katar. Yangına karşı direnç gösterebilir. Mimari işlevleri vardır. Çim bitkilerinde dallanma tipleri =  Yumak Yaşam Formu= Kirpi gibi bir form ortaya çıkar. Koyun Yumağı (Festuca ovina), Kırmızı Yumak(Festuca rubra) ve Çok Yıllık Çim(Lolium perenne)'de görülür. Stolonlu Yaşam Formu= Toprak üstünde dallanan/yayılan gövdedir. Köpekdişi (Cynodon dactylon) ve Mandaotu (Buchloe dactyloides) örnek verilebilir. Rizomlu Yaşam Formu= Toprak altında dallanan/yayılan gövdedir. Köpekdişi (Cynodon dactylon) ve Çayır Salkımotu (Poa pratensis) örnek verilebilir. Dipçe 1: Uçlarını keserek başka bir yere atınca rizom ve stolonlu olanlar vejetatif üretilebilirler. D

İklim Değişikliğinin Doğa ve Çevreye Etkileri

Kültürel karakteristiklerin doğal süreçleri etkilemesi sonucu oluşan iklim değişikliği global ölçekte bir olaydır. Yeryüzünün doğal döngüsüyle etki ederek doğal sistemin bozulmasına neden olur. Bu bağlamda sera etkisine neden olan karbondioksitin artmasına, depremlere, su kıtlığının artması, ekolojik yaşamın etkilenmesi gibi olumsuzluklar ortaya çıkarmıştır. Sonucunda ise iç savaşların başlamasına, göçlerin olmasına, insan metabolizmasını etkileyen hastalıkların ortaya çıkmasına ve doğal kaynakların tükenmesine sebep olmaktadır. Yazar: Ömer Faruk ALAYLI

Yağmur Suyu Yönetimi / Hasatı (Rainwater management)

Yağmur Suyu Yönetimi / Hasadı Kentsel alanlarda yağmur sularını drene etmek için kullanılan geleneksel yağmur suyu toplama sistemleri, yağmur sularını hızlı bir şekilde ayrık veya birleşik kanalizasyon sistemi ile ortamdan uzaklaştırmaktadır. Bu durumla birlikte, yağmur sularının toprağa sızması beklenmeden taşınması sonucunda; yeraltı su kaynaklarının yeteri kadar beslememesi, kentsel alanlarda yağmur sularıyla taşınan yabancı maddelerle yağmur sularının deşarj olduğu kalıcı suların kirlenmesi ve aşırı yağışlarda geleneksel yağmur suyu toplama sistemlerinin yetersiz kalmasıyla birlikte sel, taşkın ve erozyon sorunlarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Karşılaşılan bu sorunların en aza indirilmesi amacıyla, kentsel alanlarda yağmur sularının sürdürülebilir olarak yönetimi gündeme gelmiştir. Kentsel alanların hidrolojik fonksiyonlarının korunması, yağmur sularının bekletilerek yeraltı sularına karışmasının sağlanması ve yağmur suyu toplamada yapısal çözümler yerine ekolojik çözümler