Arkadaşlar hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. İklim değişikliğine dikkat edilmesi konusunda ne kadar titiz olduğu daha önceki yazılarımda da görmüşsünüzdür. Ancak insanların dikkatini çekmek kolay olmuyor lütfedersiniz ... Yeni bir İklim Değişikliği konulu bir yazı ile karşınızdayım. Umarım seversiniz ve faydalı olur. İyi farkındalıklar!
Dünyamızın Ateşi Var
Elektrik elde etmek için dünyanın çoğu yerinde kömür gibi
fosil yakıtlar kullanılıyor. Karbon emisyonlarının artması, ısını da yükselmesi
anlamına gelir. Bitkiler ve sulak alanlar, doğal olarak karbon emisyonlarını
depolayabilirler. İnsanoğlu, fosil yakıtları kullanmadan önce doğada
kendiliğinden var olan bu denge, ne yazık ki artık bozuldu. Ormanların daha ne
kadar karbondioksiti depolayabileceğini, doğanın bu baskıya daha ne kadar
dayanabileceğini bilemiyoruz. Çünkü, artık doğanın yapısında değişiklikler var.
İklim değişikliğinin etkileri açıkça görülüyor. Mercan
kayalıkları, mangrovlar, buzullar ve çeşitli ekosistemler büyük sorunlar
yaşıyor. Yapılması gereken, karbondioksit emisyonlarını düşürmek ve aynı
zamanda ekosistemlerin bu küresel değişikliğe karşı direnci artırmak.
Buzulların erimesi, deniz suyu seviyesinin yükselmesi, yağış
miktarında değişiklikler, yedi dereceye kadar varan sıcaklık artışları iklim
değişikliğinin en belirgin göstergeleri.
İklim değişikliğinin; su kaynakları, tarım, balıkçılık,
üzerinde büyük etkisi bulunuyor. Gelecekte salgın hastalıkların yaşanması ve
besin güvenliği gibi tehlikelerin ortaya çıkacağı belirtiliyor.
İklim değişikliğinin etkileri Türkiye’de ise su kaynaklarının
azalması, yağış miktarından değişiklikler, kuraklık, tarımsal, verimde düşüş
şeklinde kendini göstermeye başladı bile.
DURUM ACİL !
·
Mercan
resifleri iklim değişikliğinin etkilerini incelemek için önemli bir gösterge.
Bazı mercanlarda %25’e kadar varan beyazlama görülüyor. Bir mercan renginin
beyazlaması için bir derecelik artışın yeterli olduğu biliniyor. Son yıllarda
mercanlarda her yıl beyazlama görülüyor. Mercanlar, öldükleri zaman yerini alan
algler (deniz yosunları) tüm denizi kaplıyor ve yaklaşık 2 milyon Asyalı’nın
geçim kaynağı tehlikeye girmiş oluyor.
·
2020
yılında Klimanjaro’da hiç buzul kalmayacağı biliniyor. Klimanjaro, Asya’da iki
milyon insana su sağlayan önemli bir buzul.
·
Dünyada
orman yangınlarında her yıl, büyük artışlar görülüyor ve yangınların süresi uzuyor.
·
Kutuplardaki
buzul tabakası inceliyor ve burada yaşan canlıların da yaşamları tehdit altına
giriyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre kutup ayılar olmaları
gereken kilodan 10-20 kg daha zayıflar.
·
Kelebeklerin
Avrupa’ya doğru, kuşların kuzey ülkelere göçtüğü görülüyor.
·
2050
‘ye geldiğimizde deniz seviyesinin Akdeniz’de 20-40 cm oranında artması
bekleniyor. Bu durumdan Türkiye ve Cezayir gibi ülkeler ve deltaları en çok
zararı görecek.
·
Ortalama
3.6oC’lik sıcaklık artışı Kuzey Akdeniz ve Akdeniz’in dağlık alanlarındaki bitkilerin %50’sinin
kaybına yol açacak. Bu durum özellikle İspanya ve Fransa’da bitki türlerinin
%80 oranında kaybına yol açacaktır.
İKLİM DEĞİŞİLİĞİ AKDENİZİ CEHENNEME
ÇEVİRECEK
Dünya turizmi ve turizm gelirinin %30’unu oluşturan Akdeniz
Havzası, dünyanın en tercih edilen tatil bölgelerinin başında geliyor. Küresel
iklim değişikliği Akdeniz’i sıcak hava dalgası, kuraklık, orman yangınları,
susuzluk ve tarımda verim düşmesi gibi sorunlarla karşı karşıya bırakacak.
Akdeniz’in güney kıyılarında, orman yangını tehlikesi yıl
boyunca görülüyor. Bu tehlike neredeyse Akdeniz’in tamamı için geçerli ve orman
yangınlarının görülebileceği gün sayısının sıcaklık artışı nedeniyle altı
haftayı aşması bekleniyor. -ki zaten şuan bunu yaşamaktayız-
2oC’lik artış, Türkiye’yi, sıcak dalgalarının altı
hafta daha uzun yaşanması şeklinde etkileyecek. Orman yangını tehlikesi ve
kurak günlerin sayısı üç haftayı aşacak. Türkiye, tarım politikasını, sulama
tekniklerini değiştirmezse, iklim değişikliğinin de etkisiyle susuzluk
tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
İklim Değişikliği Önlenebilir Mi ?
Karbondioksit emisyonları, yeryüzünün ısınmasında en önemli
etken. Bir zamanlar küresel iklim değişikliğine kuşkuyla bakan bilim adamları
bile, artık gezegenin ısısının sürekli arttığını, ısınmanın doğal süreçlerin
ötesine geçtiğini ve bunun insan kaynaklı olduğunu inkar edemiyorlar. IPCC
(Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) ‘nin 2007 raporuna göre küresel iklim değişikliğinin son 50 yılda %90
oranında insan eliyle yaratıldığını belirtti. Raporda, 2100’e kadar sıcaklığın
1,8 ile 4 derece artacağı ve okyanuslardaki su seviyesinin 18 il 59 cm
yükseleceği kaydedildi.
Ayrıca Birleşmiş Milletler İklim Raporu’nda Türkiye’nin sera
gazı emisyonu en hızlı artış gösteren ülke olduğu belirtildi.
Durum acil ! İklim değişikliğini önlemek için bir an önce
hükümet, yerel yönetimler ve iş dünyası adımlar atmalı …
Küresel İklim değişikliğini bundan böyle yalnızca politik bir
konu olarak göremeyiz; yaşam biçimlerimizi, davranışlarımızı sorgulamamız
gereken çok önemli bir noktadayız. Bu yüzyılın en büyük tehdidi olan küresel
iklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha da fazla yaşanırken, aynı
miktarda ve aynı biçimde tüketmeyi sürdürecek miyiz? Küresel iklim değişikliği
olgusu çok basit bir neden-sonuç ilişkisine dayanıyor. “NE KADAR ÇOK TÜKETİM, O
KADAR SERA GAZI EMİSYONU VE O KADAR HIZLI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ.”
Özet: ”İhtiyacınızdan fazla bir şeyi istemek, arsızlık ve
yüzsüzlükten başka bir şey değildir.”
Yorumlar
Yorum Gönder