Ana içeriğe atla

Kur'an Neden Arapça İndirilmiştir ? Neden Arapça Okunmalı ?

Kur'an Neden Arapça İndirilmiştir ?

            İlahi sünnetlerden birisi insanların hidayeti için resullerin gönderilmesidir. Resuller de insanlarla anlaşabilmek için gönderildikleri bölgenin dilleriyle konuşurlardı. Dil insanlarla iletişim kurmanın tek yoludur. Peygamberler de insanlarla iletişim halinde olmak zorunda idiler. Peygamberlerin kendi kavimlerinin dilleriyle konuşmaları ilahi sünnetlerden bir diğeridir. Allah-u Teala buyuruyor ki :
 “Onlara iyice anlatabilmesi için kendi kavminin dilinden başka bir dille hiçbir  resul göndermedik.”(İbrahim/4)

            Bu sünnet , hatta evrensel daveti olan ulu’l Azam peygamberler (a.s) içinde geçerlidir. Onlar davetleri evrensel olmasına rağmen gönderildikleri toplumun dilini konuşuyorlardı. Böyle olmasaydı, dinleri kendi kavimleri içinde bile anlaşılmaz ve kabul edilemez olurdu.

            Kur’an , dilin ötesinde bir hakikattir. Arapçaya dönüşmeden önce insan aklının ulaşamayacağı bir merhalede idi. Allah onu asıl yerinden indirmiş, insanın anlayabileceği hadde getirmiş ve insan aklının onun hakikatlerini anlayabilmesi için Arapça haline getirmiştir. (el-Mizan ( Farsça Tercümesi) c.18, s.122-123)

            Demek ki Kur’an’ın aslı söz değildir ve belli bir dile de sığmaz. O zaman neden Arapça nazil oldu ? diye sorulursa cevabı şudur: Arapçayı bütün diller arasında fesahet ve beleğatın doruğuna çıkaran ve onu muteber bir dil haline getiren özelliklerinin yanı sıra İslam Peygamberi (S.A.V) dili Arapça olan bir kavmin içinde davetini başlatmıştı. Peygamber(S.A.V) de Allah’ın mesajını ulaştırırken inkar etmemeleri için onların anlayabileceği bir mucizeyle gelmeliydi. Böylece Allah’a iman edecek ve din için çaba harcayacaklardı. Tabi bu , Kur’an’ın bütün hakikatlerinin anlaşılması manasına gelmez. Çünkü onun hakikatleri sınırsızdır. Anlaşılmaktan kasıt dilin ve bazı gerçeklerin genel manada anlaşılmasıdır.

            Bi’setten önceki cahiliyet döneminin Arapları çok kötü şartlar altında yaşıyorlardı. Bu yüzden Allah, Peygamberini(S.A.V)  Arap kavminin içinden seçti. Hz.Ali (a.s) İslam’dan önceki dönemi ve Hz.Peygamber(S.A.V) gelişini şöyle anlatıyor : “ Allah Peygamberini öyle bir zamanda gönderdi ki, insanlar başı boş ve şaşkın haldeydiler. Fitneler baş göstermiş, heva ve heves onlara galip gelmiş, kendini beğenmişlik ve tekebbür hatalarını çoğaltmış, cahiliyetin cehaleti onları aşağılamış, işlerinde şaşkınlığa düşmüş, cehalet belası her tarafını sarmıştı. Peygamber(S.A.V) nasihat ediyor, hayırları için bütün gücünü kullanıyor, doğru yola davet ediyor, hikmet ve güzel öğütle halkı Allah’a davet ediyordu.  ( Nehc-ul Belağa, (Deşti’nin Tercümesi), 95. Hutbe)

            Bu şartlar, Peygamber(S.A.V)’in Arap kavminden gönderilmesine neden oldu. Öyleyse Kur’an da başka dilde değil Arapça olmalıydı. Fakat burada önemli olan şey Kur’an’dan faydalanabilmektir. Çünkü o Araplara özgü değildir. Allah-u Teala buyuruyor:
“Eğer Kur’an’ı başka bir dille meydana getirseydik, elbette derlerdi ki ayetleri Arapça olarak açıklansaydı da anlasaydık olmaz mı? ;Bu, yabancı bir dille söylenmiş bir söz, söyleyen de Arap ha ? De ki : O , inananlara doğru yolu gösterir ve şifadır ; inanmayanların ise kulaklarında ağırlık var ve Kur’an, onları kör etmede; sanki onlara pek uzak bir yerden nida edilmektedir.”  (Fussilet/44)

            Burada şöyle bir soru karşımıza çıkabilir: Son Peygamber (S.A.V) neden Arap oldu ki ;netice de kitabı da Arapça indi ? Böyle bir şey neden Farslara vs. milletlere nasip olmadı ?
Cevaba geçmeden önce birkaç noktayı belirtmek gerekir :
a-      Konu son Peygamber(S.A.V) olunca bir grup Onun (S.A.V) mesajını almalı ve onu iyi bir şekilde korumalıdır.(İçten Koruma Etkeni)
b-      Diğer taraftan bütün Peygamberlerin tarihinde gördüğümüz gibi dini ve onun koruyucularını yok etmek isteyenler hep vardır.(Değişimde Dış Etkenler)
c-      Her zaman, özellikle Resulullah(S.A.V)’in vefatından sonra din hep mucizeyle korunacak diye bir şey yoktur.
Bütün bunlar göz önüne alındığında bakalım nerede ve hangi şartlarda bu noktalar gerçekleşebilir:
1-      Araplar , dillerine, adetlerine ve soylarına karşı özel bir bağlılık ve taassupları olan bir millettir. Onların dillerinden ve kültürlerinden ayırmak mümkün değildir. Hatta çokuluslu propagandalara rağmen asırlardır giydikleri elbiselerini bile değiştirmediler.(İçten Koruma Etkeni)
2-      Hicaz Arapları kendilerini ana dillerinden vazgeçmedikleri gibi tarih boyunca hiçbir dış güçte onları bundan vazgeçiremedi.        ( Dış Etkenin Değişimde Etkisizliği)
3-      Hicaz Araplarının dilinde ki zamirlerin çokluğu ve bu zamirlerin tesniye, müfred, cem diye ayrılması, kiplerin müzekker ve müennes olması, çoğulu belirten birçok kelimeler, kinayeler, istiareler vs. özellikleri nedeniyle az kelimeyle çok manalar herhangi anlaşılmaz bir nokta olmadan anlatılabilmektedir. Hicaz bölgesi ve Arapça son Peygamberin dinini ve Onun kitabını korumak ve varlığını sürdürmesi için en doğal yoldu. Dolayısıyla Kur’an’ın Arapça nazil olmasının nedenlerinden biri onun ebedi olarak korunması idi.(Faslname-i Beyyinat, no.27, s.38-41)

Kur’an’ın Arapça nazil olması Araplar için bir lütuf ve merhamettir. Kur’an eğer Arapça nazil olmasaydı, büyük bir çoğunluğa sahip Araplar ona iman getirmeyeceklerdi.Allah-u Teala şöyle buyuruyor:


“Kur’an’ı Arap olmayanlardan, Arapça bilmeyenlerden indirseydik de, onlara okusaydı inanmazlardı.” (Şuara/198-199)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çim Alanlar, İşlevleri, Kalite ölçütleri,Türleri , yetişme ortamı istekleri nelerdir ?

ÇİM ALANLAR İşlevleri :  Trafikte güvenliği sürüş sağlar.                               Erozyon önleyicidir. Suyu temizleyici özelliği vardır. Ruh sağlığına yardımcı olur. Gürültüyü azaltır. Isı adası etkisini azaltır. Sporcuların sakatlanmasını önler. Yağmur suyu yönetimine yardımcı olur. Mekanlara değer katar. Yangına karşı direnç gösterebilir. Mimari işlevleri vardır. Çim bitkilerinde dallanma tipleri =  Yumak Yaşam Formu= Kirpi gibi bir form ortaya çıkar. Koyun Yumağı (Festuca ovina), Kırmızı Yumak(Festuca rubra) ve Çok Yıllık Çim(Lolium perenne)'de görülür. Stolonlu Yaşam Formu= Toprak üstünde dallanan/yayılan gövdedir. Köpekdişi (Cynodon dactylon) ve Mandaotu (Buchloe dactyloides) örnek verilebilir. Rizomlu Yaşam Formu= Toprak altında dallanan/yayılan gövdedir. Köpekdişi (Cynodon dactylon) ve Çayır Salkımotu (Poa pratensis) örnek verilebilir. Dipçe 1: Uçlarını keserek başka bir yere atınca rizom ve stolonlu olanlar vejetatif üretilebilirler. D

İklim Değişikliğinin Doğa ve Çevreye Etkileri

Kültürel karakteristiklerin doğal süreçleri etkilemesi sonucu oluşan iklim değişikliği global ölçekte bir olaydır. Yeryüzünün doğal döngüsüyle etki ederek doğal sistemin bozulmasına neden olur. Bu bağlamda sera etkisine neden olan karbondioksitin artmasına, depremlere, su kıtlığının artması, ekolojik yaşamın etkilenmesi gibi olumsuzluklar ortaya çıkarmıştır. Sonucunda ise iç savaşların başlamasına, göçlerin olmasına, insan metabolizmasını etkileyen hastalıkların ortaya çıkmasına ve doğal kaynakların tükenmesine sebep olmaktadır. Yazar: Ömer Faruk ALAYLI

Yağmur Suyu Yönetimi / Hasatı (Rainwater management)

Yağmur Suyu Yönetimi / Hasadı Kentsel alanlarda yağmur sularını drene etmek için kullanılan geleneksel yağmur suyu toplama sistemleri, yağmur sularını hızlı bir şekilde ayrık veya birleşik kanalizasyon sistemi ile ortamdan uzaklaştırmaktadır. Bu durumla birlikte, yağmur sularının toprağa sızması beklenmeden taşınması sonucunda; yeraltı su kaynaklarının yeteri kadar beslememesi, kentsel alanlarda yağmur sularıyla taşınan yabancı maddelerle yağmur sularının deşarj olduğu kalıcı suların kirlenmesi ve aşırı yağışlarda geleneksel yağmur suyu toplama sistemlerinin yetersiz kalmasıyla birlikte sel, taşkın ve erozyon sorunlarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Karşılaşılan bu sorunların en aza indirilmesi amacıyla, kentsel alanlarda yağmur sularının sürdürülebilir olarak yönetimi gündeme gelmiştir. Kentsel alanların hidrolojik fonksiyonlarının korunması, yağmur sularının bekletilerek yeraltı sularına karışmasının sağlanması ve yağmur suyu toplamada yapısal çözümler yerine ekolojik çözümler