Toptanize Icon

3 Ağustos 2017 Perşembe

Hacamat nedir ? Nasıl yapılır? Nelere iyi gelir? Hangi hallerde yapılmaz ?

HACAMAT NEDİR ?
Hacamat, İslam ülkelerinde Peygamber efendimizin sünneti olduğu için çok yaygındır. Ayrıca Çin'den Almanya'ya; Malezya'dan Kanada ve Avustralya'ya kadar bütün dünyada kullanılan alternatif bir tedavi yöntemidir.

Hacamat ile tedavi ;

Önce, bardak vb. den oluşan kupa kan alınacak yere vuruluyor, orayı havasız bırakıp uyuşturuluyor. Aynı yeri neşterle et ile deri arasını 2 veya 3 mm. çiziliyor. Sonra kupayı neşterlenen yere tekrar yerleştiriliyor. Kılcal damarlardan kan gelmeye başlıyor. Bu genellikle 3 defa tekrarlanıyor. Tedavi 20-25 dakika sürüyor. Ortalama 300-350 gram kadar kan çıkarılıyor.(normal şartlarda)

Hacamat konusunda Hadis-i Şerifler ;

Hz. Muhammed(S.A.V) Hadis-i Şeriflerinde, hacamatın önemi hakkında şunları buyurmuş: 
  • "Damarlardan veya deriden kan aldırmak, tedavi olduğunuz şeylerin en faydalılarındandır."
  • "Sefer ediniz şifa bulunuz, oruç tutunuz şifa bulunuz, hacamat olunuz şifa bulunuz."
Hacamat Nedir ?

Peygamberimiz(S.A.V)'in sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerindendir. Hacamat, sebebi belli bir hastalığın tedavisi olmaktan ziyade, kan fazlalığının, vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Hacamat'la alınan kan temiz kan değil, kirli, koyu, pıhtılaşmış, derinin altındaki uyuşuk kandır.

Bu kan, damarlardan değil deriden alınır. Hacamat'la pıhtılaşmış koyu kan alınınca, vücuttaki kanın alışkanlık özelliği artar ve dolaşımı kolaylaşır. Deri hafifçe bir neşter ile çizilir ve üzerine ağzı geniş bir cam kavanoz( yada haccamın tercihi kupada olabilir) kapatılarak emici gücün etkisi oluşturulur ve kirli kan vücuttan çıkarılır. Bu yöntem vücudun değişik yerlerine uygulanmakta ve hasta organa yakın yerler özellikle tercih edilmektedir.

Kullanılan malzemenin sağlığa uygun olması gerekir.

Hacamatın hiçbir yan etkisi olmadığı gibi tamamen doğaldır. Hiçbir acı vermez ve iz bırakmaz. Aynı gün iyileşme görülür ve vücutta  rahatlama olur. En hızlı tedavi usulüdür. Hacamatla tedavi binlerce yıldır uygulanan en eski tedavi yöntemi olup, günümüzde de Asya, Afrika ve Uzak Doğu Ülkelerinde yaygın olarak uygulanmaktadır. Avrupa'da son yıllarda alternatif tıp olarak uygulanmaya başlamıştır.

Rasulullah (S.A.V), baş ağrısından dolayı alnının her iki yanından, zehirlenmeden dolayı her iki omuz başı arasından, topuğundaki bir incinmeden dolayı da ayağının üzerinden kan aldırmıştır.

Rasulullah (S.A.V)'in hanımları da hacamat yaptırmıştır. Rasulullah (S.A.V) : " Miraç'tan inerken hangi Melek cemaatine rastlasam, ey Muhammed(S.A.V)! ümmetine hacamat olmalarını emret dediler." diye buyurmuştur.

Hayber'de zehirli koyun etinden zehirlendiği zaman, Cebrail'a.s) kendisine hemen kafasının arkasından hacamat yaptırmasını söylemiştir.

İbn Ömer (r.a) şöyle buyurdu: Ben Rasulullah (S.A.V)'den şu buyruğu işittim:"Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme(ezberleme) gücünü arttırır." 
Yine bir Hadis-i Şeriflerinde: " Hacamat her hastalığa faydalıdır, uyanık olun hacamat olun." buyurmuştur.

Kafadan hacamat olmak ; 
  • Delilik,
  • Cüzzam,
  • Gece Körlüğü,
  • Alaca,
  • Baş ağrısı,
  • Diş,
  • Göz,
  • Kulak gibi hastalıklara ve daha bir çok hastalığa şifadır.
Hacamat'ın şifasını bilen büyük alimler üç ayda bir hacamat olurlardı.

Hacamat 70 hastalığa şifadır

Bunlardan bazıları ;
  • Kanser,
  • Cilt hastalıkları,
  • Sedef Hastalığı,
  • Kısırlık,
  • Süreklilik arz eden kronikleşmiş birçok hastalıklar,
  • Migren,
  • Romatizma,
  • Mide,
  • Bağırsak rahatsızlıkları,
  • Karaciğer yetersizliği,
  • Zihinsel ve ruhsal bir çok hastalıklarda,
  • Böbrek hastalıklarında kan vermeyin faydaları belirgindir.
Kanser olup ameliyat olması gereken bir kişide, Hacamat'tan sonra kanser kütlesinin yok olduğu görülmüştür.

Hacamat'ta kanser'den kısırlığa kadar bir çok hastalığa şifa vardır. Müzmin birçok hastalığın Hacamat'la tedavi olduğu tecrübeyle sabittir.

Hacamat nazara ve büyüye karşı da iyi gelir. 50 senelik köklenmiş büyünün, Hacamat'la ortadan kalktığı rivayet edilir.

Bu sebeple hacamat yapılırken mutlaka Ayet el-Kürsi ve Muavizeteyn sureleri okunur. Rasulullah (S.A.V) bizzat kendisi Ebu Taybe adında bir Haccam'a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccama ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: "Kan aldırma yollarının en güzeli Hacamat'tır. Yahut Hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır."

İbn-i Abbas (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (S.A.V) buyurdular ki :" Haccam ne iyi kuldur;(fazla) kanı giderir,beli hafifletir,gözü parlatır."

Londra Milli Hastanesinde ve Kopenhag Kraliyet Hastanesinde hacamat'la ilgili Tıbbi araştırmalar yapıldı. Araştırmalar neticesinde kirli kan alınca, koyu kanı bulunan hastaların beyinlerinden geçen kan akışı hızlandığı, kanın incelmesiyle, kandaki alyuvar yoğunluğunun azaldığı, hemoglobin seviyesinin düştüğü, böylece kalbin beyne daha rahat pompalama yaptığı tespit edildi. Ayrıca araştırmalarda, kan akışının artmasıyla insanın ataklığının da fark edilir derecede arttığı görüldü. Hastalıklara karşı kan aldırmanın koruyucu bir rol oynayabileceği bu araştırmalarda ortaya çıktı.

Hacamat nasıl yapılır ?

Hacamatın dini boyutuna yeteri kadar değindiğimizi düşünüyoruz bu yüzden tıbbi boyutuna değinelim. 

Hacamat ,damardan kan aldırmak değildir. Kan bağışı ile Hacamat tamamen değişik 2 yöntemdir. Hacamat vakum usulü ile vücudun çeşitli yerlerinden kan almaktır. Damardan değil. Hacamatla vücutta fazla kan kalp ve beyin sektelerine, sinirsel rahatsızlıklar, alerji gibi birçok hastalığa sebep olmaktadır.

Hacamatla; işte bu fazla kan dolaşımı normal dolaşıma nazaran daha yavaş yürüdüğünden dolayı yıllarca bu kanlarda temizlenmeme oranı artar.

Bu sebepten dolayı vücutta çeşitli rahatsızlıklar (baş ağrısı, bel ağrısı, diz ağrısı, uyuşukluk, tembellik, ağırlık, vs.) baş gösterir. Hacamat ile deri altındaki bu rahatsızlıklara sebep olan kan dışarı çıkartılarak kanın rahatça dolaşması sağlanmış olur.

Hacamat Hangi Hallerde Yapılmaz ?
  • Hacamat çok ihtiyar ve zayıf kişilerde,
  • Kalp yetmezliği olanlarda,
  • Bir yeri kesildiğinde kanı durmayan kişilerde,
  • Hamilelerde,
  • Aşırı kansız kişilerde,
  • AİDS, HİV,
  • Tansiyonu çok düşük olan kişilerde,
  • Küçük çocuklarda,
  • Çok hassas ve korkan kişilerde kanlı hacamat yapılmaması tavsiye olunur, duruma göre kansız hacamat tatbik olunur.
Kaynaklar :
  1. E.Davud Tıp H. 3859.3860, Tirmizi Tıp H. 2052, İ. Mace Tıp H. 3484.3484.
  2. İbn Mace, Kitabu't Tıb, 22.
  3. Buhari, Tıb 13; Müslim, Musakat 62,63; Ebu Davud Nikah 26, Tıb 3.
  4. Hayatı Farket
  5. ŞİFACI
  6. Doğal Tedavi Evi






Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

1 Ağustos 2017 Salı

Kur'an Neden Arapça İndirilmiştir ? Neden Arapça Okunmalı ?

Kur'an Neden Arapça İndirilmiştir ?

            İlahi sünnetlerden birisi insanların hidayeti için resullerin gönderilmesidir. Resuller de insanlarla anlaşabilmek için gönderildikleri bölgenin dilleriyle konuşurlardı. Dil insanlarla iletişim kurmanın tek yoludur. Peygamberler de insanlarla iletişim halinde olmak zorunda idiler. Peygamberlerin kendi kavimlerinin dilleriyle konuşmaları ilahi sünnetlerden bir diğeridir. Allah-u Teala buyuruyor ki :
 “Onlara iyice anlatabilmesi için kendi kavminin dilinden başka bir dille hiçbir  resul göndermedik.”(İbrahim/4)

            Bu sünnet , hatta evrensel daveti olan ulu’l Azam peygamberler (a.s) içinde geçerlidir. Onlar davetleri evrensel olmasına rağmen gönderildikleri toplumun dilini konuşuyorlardı. Böyle olmasaydı, dinleri kendi kavimleri içinde bile anlaşılmaz ve kabul edilemez olurdu.

            Kur’an , dilin ötesinde bir hakikattir. Arapçaya dönüşmeden önce insan aklının ulaşamayacağı bir merhalede idi. Allah onu asıl yerinden indirmiş, insanın anlayabileceği hadde getirmiş ve insan aklının onun hakikatlerini anlayabilmesi için Arapça haline getirmiştir. (el-Mizan ( Farsça Tercümesi) c.18, s.122-123)

            Demek ki Kur’an’ın aslı söz değildir ve belli bir dile de sığmaz. O zaman neden Arapça nazil oldu ? diye sorulursa cevabı şudur: Arapçayı bütün diller arasında fesahet ve beleğatın doruğuna çıkaran ve onu muteber bir dil haline getiren özelliklerinin yanı sıra İslam Peygamberi (S.A.V) dili Arapça olan bir kavmin içinde davetini başlatmıştı. Peygamber(S.A.V) de Allah’ın mesajını ulaştırırken inkar etmemeleri için onların anlayabileceği bir mucizeyle gelmeliydi. Böylece Allah’a iman edecek ve din için çaba harcayacaklardı. Tabi bu , Kur’an’ın bütün hakikatlerinin anlaşılması manasına gelmez. Çünkü onun hakikatleri sınırsızdır. Anlaşılmaktan kasıt dilin ve bazı gerçeklerin genel manada anlaşılmasıdır.

            Bi’setten önceki cahiliyet döneminin Arapları çok kötü şartlar altında yaşıyorlardı. Bu yüzden Allah, Peygamberini(S.A.V)  Arap kavminin içinden seçti. Hz.Ali (a.s) İslam’dan önceki dönemi ve Hz.Peygamber(S.A.V) gelişini şöyle anlatıyor : “ Allah Peygamberini öyle bir zamanda gönderdi ki, insanlar başı boş ve şaşkın haldeydiler. Fitneler baş göstermiş, heva ve heves onlara galip gelmiş, kendini beğenmişlik ve tekebbür hatalarını çoğaltmış, cahiliyetin cehaleti onları aşağılamış, işlerinde şaşkınlığa düşmüş, cehalet belası her tarafını sarmıştı. Peygamber(S.A.V) nasihat ediyor, hayırları için bütün gücünü kullanıyor, doğru yola davet ediyor, hikmet ve güzel öğütle halkı Allah’a davet ediyordu.  ( Nehc-ul Belağa, (Deşti’nin Tercümesi), 95. Hutbe)

            Bu şartlar, Peygamber(S.A.V)’in Arap kavminden gönderilmesine neden oldu. Öyleyse Kur’an da başka dilde değil Arapça olmalıydı. Fakat burada önemli olan şey Kur’an’dan faydalanabilmektir. Çünkü o Araplara özgü değildir. Allah-u Teala buyuruyor:
“Eğer Kur’an’ı başka bir dille meydana getirseydik, elbette derlerdi ki ayetleri Arapça olarak açıklansaydı da anlasaydık olmaz mı? ;Bu, yabancı bir dille söylenmiş bir söz, söyleyen de Arap ha ? De ki : O , inananlara doğru yolu gösterir ve şifadır ; inanmayanların ise kulaklarında ağırlık var ve Kur’an, onları kör etmede; sanki onlara pek uzak bir yerden nida edilmektedir.”  (Fussilet/44)

            Burada şöyle bir soru karşımıza çıkabilir: Son Peygamber (S.A.V) neden Arap oldu ki ;netice de kitabı da Arapça indi ? Böyle bir şey neden Farslara vs. milletlere nasip olmadı ?
Cevaba geçmeden önce birkaç noktayı belirtmek gerekir :
a-      Konu son Peygamber(S.A.V) olunca bir grup Onun (S.A.V) mesajını almalı ve onu iyi bir şekilde korumalıdır.(İçten Koruma Etkeni)
b-      Diğer taraftan bütün Peygamberlerin tarihinde gördüğümüz gibi dini ve onun koruyucularını yok etmek isteyenler hep vardır.(Değişimde Dış Etkenler)
c-      Her zaman, özellikle Resulullah(S.A.V)’in vefatından sonra din hep mucizeyle korunacak diye bir şey yoktur.
Bütün bunlar göz önüne alındığında bakalım nerede ve hangi şartlarda bu noktalar gerçekleşebilir:
1-      Araplar , dillerine, adetlerine ve soylarına karşı özel bir bağlılık ve taassupları olan bir millettir. Onların dillerinden ve kültürlerinden ayırmak mümkün değildir. Hatta çokuluslu propagandalara rağmen asırlardır giydikleri elbiselerini bile değiştirmediler.(İçten Koruma Etkeni)
2-      Hicaz Arapları kendilerini ana dillerinden vazgeçmedikleri gibi tarih boyunca hiçbir dış güçte onları bundan vazgeçiremedi.        ( Dış Etkenin Değişimde Etkisizliği)
3-      Hicaz Araplarının dilinde ki zamirlerin çokluğu ve bu zamirlerin tesniye, müfred, cem diye ayrılması, kiplerin müzekker ve müennes olması, çoğulu belirten birçok kelimeler, kinayeler, istiareler vs. özellikleri nedeniyle az kelimeyle çok manalar herhangi anlaşılmaz bir nokta olmadan anlatılabilmektedir. Hicaz bölgesi ve Arapça son Peygamberin dinini ve Onun kitabını korumak ve varlığını sürdürmesi için en doğal yoldu. Dolayısıyla Kur’an’ın Arapça nazil olmasının nedenlerinden biri onun ebedi olarak korunması idi.(Faslname-i Beyyinat, no.27, s.38-41)

Kur’an’ın Arapça nazil olması Araplar için bir lütuf ve merhamettir. Kur’an eğer Arapça nazil olmasaydı, büyük bir çoğunluğa sahip Araplar ona iman getirmeyeceklerdi.Allah-u Teala şöyle buyuruyor:


“Kur’an’ı Arap olmayanlardan, Arapça bilmeyenlerden indirseydik de, onlara okusaydı inanmazlardı.” (Şuara/198-199)

Etiketler: , , , , , , , , , ,